HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, yaklaşık altı yıldır tutuklu bulunduğu Edirne Cezaevi’nden 29 gazetecinin sorularını yanıtladı.
Soru
Hükümetin, diğer amaçların yanı sıra, tutuklamalar yoluyla, hükümetin siyasete katılımını engelleme girişimlerini ifşa eden karmaşık bir prodüksiyonun parçasısınız ve çabalarınız, hatta hükümet yanlısı çevrelerin çabaları bile takdir ediliyor. Özellikle uzun süredir siyasetin gündeminde olan Türkiye’nin kritik seçimleri ile ilgili görüşleriniz yakından izlenmekle birlikte kaçınılmaz eleştiriler de var. Siyasi söylemlerinizin bir kısmının partinizi zor duruma soktuğu, HDP’ye ve kurumsal değerlerine müdahale ettiği ve rahatsızlık yarattığı suçlamaları da bunlar arasında. Bu tür eleştiriler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Cevap
Tüm eleştirileri kucaklıyor ve takdir ediyorum. Daha ince dil ve teknikler kullanarak Genel merkezimizin isteklerine saygı göstermeye çalışıyorum. Doğal olarak herkesin bana saygılı davranmasını talep ediyorum.
Soru
7 Haziran 2015 ile 1 Kasım 2015 tarihleri arasında, siz HDP Eş Genel Başkanlığı görevini yürütürken yüzlerce insan hayatını kaybetti. Türkiye yeni seçimlere hazırlanırken son Mersin saldırısıyla da benzer bir sürecin gelişeceğinden endişe duyuyor ve bu yönde uyarılar var. Bu süreçte bir politikacı olarak kendinize yönelik herhangi bir eleştiriniz var mı? Muhalefete, özellikle kendi partinize ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?
Cevap
Kendime bir eleştirim var. Daha etkili bir barış söylemi ile çatışmalardan kaçınılmalıydı. Ama nedense herkes o sırada yaşadığım korkunç olaylarla nasıl başa çıktığım hakkında yorum yapmak istiyor. Ancak, bu zamanın tüm masraflarını bir veya küçük bir grup insana yüklemek doğru değildir. Bu strateji aşırı derecede basit ve adaletsizdir. Eğer bu her şeyi sona erdirecek olsaydı, onun tüm hatalarından sorumlu tutulacaktım, ama durum böyle değil. Ben kusursuz bir günah keçisi olarak takdim ediliyorum ve bu sürecin her iki tarafında yer alan bireylerin hiçbiri tarafından tek bir özeleştiri sözü söylenmiyor.
Hepsi bilinmelidir. Seçimin hemen ardından Meclis Araştırma Komisyonu oluşturulmalı ve o sırada kapsamlı bir soruşturma yürütülmelidir. Cizre’nin bodrum katlarında yakılan sayısız kurbanın varlığı bile kabul edilmezken tartışılacak gerçekler nelerdir? Bu kez muhalefet daha dikkatli ve cesaretli olmalı, konuşmalarından ve barış taleplerinden taviz vermemelidir. AKP-MHP ittifakının uzun süredir çizgiden beslenen savaş politikasının bir sonucu olarak. Herkes son derece dikkatli olmalıdır. Ben de siz gazetecilerden, sokağa çıkma yasağının uygulandığı yakılan şehirlerde harekat komutanlarının kimler olduğunu ve başlarına ne geldiğini araştırmanızı rica ediyorum.